8 Mart 2005 Salı

YAPAYALNIZ - Düz Yazı


Yapamıyorum, inan bana yapamıyorum. Unutamıyorum seni. Kendimi kandırıyorum sadece. Çocuğuna ölen annesinin uzun bir seyahate çıktığını, ancak bir gün mutlaka döneceğini söyleyen, asla dönmeyeceğini bilen ama küçük bir çocuğun bunu kaldıramayacağından korkan bir baba gibi korka korka kandırıyorum kendimi. Seni de kandırıyorum, halkı gözlerinin içine baka baka kandıran siyasetçiler gibi. Yalanlıyorum gerçekleri. Dürüstlük oy kaybettirebilir çünkü, bir daha seçilemeyebilirim, ebediyen yok olabilirim siyaset sahnesinden.

Çok denedim biliyorsun senden uzaklaşmayı, çok uğraştım biliyorsun senden nefret etmek için. Benden nefret etmene sebep bulamadığım gibi, senden nefret etmek için de sebep bulamıyorum. İşlemediğim suçları yıksan da üstüme, en değerli varlığımı, sana olan aşkımı silsen de tek kalemde, seni ne kadar kıskandığımı bile bile kıskanmasan da kendini ellerin koynundan, senden nefret etmek için tek bir sebep dahi bulamıyorum.

Oysa o kadar çok ki sebepler seni sevmek için… Senin bıraktığın gibi beni, bırakamıyorum seni geçmişimde. Geçmişim yok çünkü, geçmiyor günler, vazgeçemiyor kalbim senden.

Delilik, bu durum senin tabirinle tam bir delilik. Hiç bulunamayan bir rakama tekabül ediyor toplamımız. Oysa seni sevmemek delilik benim kitabımda ! İkili başlamıştık oysa biz bu aşka. Evet karşılıklıydı. Adım gibi biliyorum bir karşılığı vardı adımın hayatında. Hayatım, adının bendeki karşılığını anlatmaya çalışmakla geçiyor. Geçip, gidiyor gözlerinin önünden dönmeyi istemediğin bir şehre ardı ardına kalkan trenler gibi. Bomboş kalkan, her vagonu adına ayrılmış trenler gibi. Ardından el sallayanı, vardığı yerde bekleyeni olmayan trenler gibi…

Beraber dolaştığımız sokaklarda yalnız dolaşıyorum, beraber içtiğimiz barda yalnız içiyorum, beraber söylediğimiz şarkıları yalnız dinliyorum… Şimdi bize bir zamanlar mutluluğun tanımını yapan bu aşktan, acının ne olduğunu dinliyorum.

YAPAYALNIZ !

08.03.05 / Ankara
Ferit GÜNAYDIN