28 Mart 2004 Pazar

SERİN BİR MAYIS AKŞAMI - Öykü


Bir Sezen Aksu şarkısıyla başladı her şey. Eksenine girişimin ilk temelleri. İki aydır birlikteydik ama hakkında pek bir şey, belki de hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim onu çok sevdiğimdi.

Serin bir mayıs akşamıydı. Evlerimiz çok yakındı birbirine, sadece iki sokak vardı aramızda. Caddeye bakan iki apartmanın dördüncü katlarında oturuyorduk. Garip bir rastlantı, odalarımızın yerleri bile aynıydı.

Büyük, derin, kahverengi gözleri, upuzun kirpikleri, köfte dudakları, orta boy burnu, çikolata teni ve düzgün fiziğiyle gayet güzel bir kızdı... nereden bilebilirdim ki bir gün o gözler en ölümcül hastalık, kahverengi hayatımın tek rengi olacaktı ! Serin bir mayıs akşamıydı. Ferahlatıcı değil, körükleyici bir serinlik ! Tutuşuyorduk ikimizde sonsuza dek yanacak bir ateşle elele... uzun bir ayrılığın otel odasına çıkmadan önce lobide içilen son kahve. Hiçbir şey konuşmadık uzunca bir süre. Kahve bitti, ayağa kalktı, cebinden bir kaset çıkarttı. Bir Sezen Aksu kaseti. A yüzünün son şarkısı daire içine alınmıştı. “seni istiyorum”. Sarıldık kısaca bir süre birbirimize hiç dokunmadan. Dokunursak ağlayacaktık çünkü, ağlarsak ayrılamayacaktık. Gitmem gerekiyordu !

Nasıl bilebilirdim ki onunla gittiğim yoldan onsuz dönecektim. Aslında ben onunla dönecektim ama o bunu hiç bilmeyecekti. Uydusu olup etrafında dönecek, hasretinden deliye dönecektim. Sensiz yapamam deyip sözümden dönecek, kapısına kadar gidip geri dönecektim. Bu gidişin diyeti çok ağır olacak, bir şeylerin dönüşü olmayacaktı. Onu evine bıraktım, kaderime yöneldim. Çok uzaktı evlerimiz birbirinden, çok yürüdüm o gece. Bir uçtan, bir uca, ağlaya, ağlaya... ne sancılı, ne uzun bir yol !

Evime gittim, kaseti teybe koydum, duvardaki resminin karşısına oturdum. Bir Sezen Aksu şarkısıyla başladı her şey. Şarkı bitti, ben gittim.

28.03.04 / Eskişehir
Ferit GÜNAYDIN.