5 Ocak 2004 Pazartesi

DEMİR ATARSAN HABERİM OLSUN - Düz Yazı

Sana yazmak uzun zamandır aklımda. Sana senden bahsetmek, kalbimden çıktı almak istiyorum aşkını dosya kağıdına. Bu kalp, bu beden senin aşkını yıllardır taşıyor da kağıtlar taşımaz, yazarken alevlenir diye korkuyorum ! Asırlardır üzerinde tartışılan bir matematik problemi gibisin; formülün ortada ama çözümün yok. Kimse çözemiyor bir türlü mükemmeliyetini, sağlaması yok varoluşunun.

Ben de çözemiyorum işin garibi. İnsan hiç ezbere bildiği yollarda kaybolur mu ? Ben kayboluyorum ne zaman dolaşmaya kalksam ara sokaklarında. Her haritayı yırtıp atıyorum yenisini çizmek üzere. Merkezinde, sınırında, kıyısında değilsin yaşamın. Ötesindesin, çok ötesinde. Ve ben cesaret edemiyorum yanına gelmeye.

Geçtiğin yollardan geçilir mi, aştığın dağlar aşılır mı bilmiyorum. Tanrı ben olsam güllere senin kokunu, martılara senin adını verirdim. Senin sesinle öterdi kanaryalar. Tanrı olsam, emekli olurdum senden sonra yaratmaktan, seninle övünmek yeterdi bana sonsuza kadar!

Senden kusursuz işleyemez hiçbir sistem, hiçbir varlık işleyemez senin gibi oyasını yaşamın kenarlarına. Hiçbir gemi seyredemez senin gibi bu kadar topa tutulup, tutulup bu kadar tutkunluk yaratan bir edayla ! Demir atarsan haberim olsun, boş bir kamara varsa.

05.01.04 / Ankara
Ferit GÜNAYDIN.