Kendime bir iyilik yapacağım ve
bu gece bu evden sensiz çıkacağım. Çekip gideceğim arkama bile bakmadan.
Kapıyı hızla çarparak, kederimi
kederimle çarparak, gururumu suratına çarparak gideceğim! Nasıl olsa arkamdan
gelecek ve beni geri döndürmeye çalışacak umuduyla değil, şimdi gidiyorum ama
elbet bir gün döneceğim ümidiyle değil, seninle ütopya bir aşk yaşamanın
hayaliyle değil, artık gece olduğunu algılayarak, yarın yeniden doğacak günü
bekleyerek, arkamdan asla gelmeyeceğini kabul ederek gideceğim.
Bu gidiş bir terk ediş olacak,
her terk ediş gibi bir bedeli olacak, her bedel gibi ödemesi biraz zaman alacak
ama ben hiçbir zaman inanmadığın cesaretimle tüm bunları bilerek gideceğim!
Seni kalbimin kara listesine alarak, bu kalbe çektirdiğin acıları evlatlık
alarak, vazgeç benden deyişini hiç unutmayarak, yapabileceğime hiç ihtimal
vermediğin bir şekilde senden vazgeçerek gideceğim!
Benden sonra ne hale
geleceğini, senden sonra ne hale geleceğimi, üşüdüğünde üstünü kimin örteceğini
düşünmeden; sana verilebilecek en büyük cezayı vererek, seni kendinle bırakarak
gideceğim!
Olmazsam, olamayacağını, bunu
anladığında ne kadar geç olacağını, o geç vakitte suratının nasıl bir ifade
alacağını adım gibi bilip, gülümseyerek gideceğim! Sen kalacaksın. Bunun beni
son görüşün olduğunu sana söylemeden gideceğim!
Bir zamanlar sıkı sıkı tuttuğun
ellerimi ceplerime sokarak, bütün sevdiğin yanlarımı yanıma alarak, bir
zamanlar taparcasına baktığım gözlerine son bir kez bakmadan… en sevdiğin
fotoğrafı yakarak, en sevdiğin şarkıyı mırıldanarak, geçmişe değil, geleceğe
tutunarak, hafızamı kapıda kaybedip gideceğim!
Birden bastıran yağmur, her
şeyi alan sel gibi, sana evlat acısı gibi koyup gideceğim!
07.11.04/Ankara
Ferit GÜNAYDIN.